Midenin iç çeperlerini kaplayan mukozanın yangılanması. Çeşitli etkenlerle meydana gelebilir. Bunların başlıcaları şöyle sıralanabilir:
1 — Hastalık mikropları; bu mikroplar yutma yoluyla ya da kan dolaşımı yoluyla gelerek mide içi mukozasına yerleşirler. Piyore olmuş bir dişten yayılan mikroplardan biri mideye giderek gastrit yapabilir. Ateşli bir hastalık (septisemi, tifo, paratifo vb.) sırasında kanla birlikte damarlarda dolaşan mikroplardan biri ya da yerel bir mikroplanma noktasından (çürük diş, sinüzit, apandisit vb…) yayılan bir mikrop da gastrite yol açabilir.
2 —Dış kaynaklı fiziksel kimyasal etkenler; bunların başında mide mukozasını azdıracak nitelikte besinler gelir. Baharatı fazla, çok yağlı, fazla soğuk, fazla sıcak yiyecekler, yeteri kadar çiğnenmemiş besinler bu etkiyi gösterirler. Et ve balık gibi çabuk bozulabilen, mantar gibi zehirleyebilen besinler de gastrit yapabilir.
Çok sigara içme, fazla alkol alma, midenin dayanamayacağı ilaçları (sodyum salisilat, sülfamitler, atofan vb.) ağız yoluyla alma da fiziksel kimyasal etkenlerin bir kısmını meydana getirir. Alkaliler, kuvvetli asitler, süblime gibi zehirlerin ağız yoluyla alınması ise yalnız gastrit yapmakla kalmaz, aynı zamanda yutak, onikiparmak bağırsağı ve bağırsaklarda da zarar meydana getirir.
3 —Vücut içinde oluşan zehirli maddeler. Çeşitli hastalıklar vücutta birtakım zehirleyici maddeler meydana getirir. Bunlar mide ve bağırsak mukozası tarafından zararsız duruma getirilir. Ancak, bu mukozalar bu işlem sırasında hırpalanıp yangılanabilirler. Süreğen gastritler böyle başlar. Genellikle üremi, damla, şeker, Basedow hastalığı kansızlık, karaciğer hastalıkları (karaciğer .veremi) gibi hastalıklar bu yolla gastrit yaparlar. Derin ve yaygın yanıklarda yanan dokudaki hücre proteinleri çözülmeye uğrar. Bunların meydana getirdiği zehirleyici maddeler mide ve onikiparmak bağırsağı mukozası yoluyla atıldığı için yine hırpalanma sonucu gastrit olabilir.
4— Alerjik etkenler; mide ve bağırsak mukozası bazı besinlere (çilek, deniz ürünleri vb…) ya da ilaçlara karşı alerjik olabilir. Bu besinlerin yenmesi, ya da ilaçların ağız yoluyla alınması gastrit yapabilir.
5 —Dolaşım “bozukluğu; kalbin görevini çok az yapabildiği kalp hastalıklarında mide çeperlerinin ince kan damarlarında süreğen bir kan birikimi görülür. Bu birikim mide mukozasının yangılanmasına yol açabilir. Karaciğer sirozu da aynı sonucu verebilir.
Gastriti meydana getiren neden, yukarda sayılanlardan hangisi olursa olsun, mide mukozasıyla birlikte sindirim aygıtının mideye en yakın parçası olan onikiparmak bağırsağı mukozasını da etkiler. Bundan ötürü, gastrit olan bir kimsede hemen her zaman düodenit (onikiparmak bağırsağı yangılanması) de olur. Bu iki hastalığın bir arada olması durumuna gastrodüodenit denilir.
Gerek gastrit gensk gastrodüodenit ivegen, yarıivegen ve süreğen olabilir. İvegen gastritler (ve düodenitler) şu belirtileri gösterir: Genel bir rahatsızlık, iştahsızlık, dilde yapışkanlık, kuruluk ve pas, ağızda acılık, nefes kokması, dudaklarda, ağızda ve boğazda kuruluk, sürekli ve çoğu zaman şiddetli susama, salya akması, geğirme, sık hıçkırık, mide bulanması, kusma ve kusma isteği, vücutta ağırlık, gövdenin orta ve yukarı kesiminde mideye rastlayan yerde, özellikle yemekten sonra şiddetlenen ve ağrıya dönüşen bir gerilim.
Bazı durumlarda bağırsak yangılanması da olur ve ishal görülebilir. Karın genellikle midede ve bağırsakta gaz birikmesi sonucu şişkindir. Dudaklarda küçük ve içi seröz madde dolu kesecikler oluşur.
Genel olarak hasta durgundur. Çoğu zaman bunun yanı sıra ruhsal çökkünlük de görülür. Sık sık baş ağrır. Ateş yoktur. Kusmukta yeteri kadar sindirilmemiş, asit kokulu besin var dır. Öd varsa hasta hem mide asidinin hem de ödün tadım ağzında duyar.
İvegen gastritin başlaması ve bitmesi birkaç gün içinde gerçekleşir. Tedavi yatak istirahatine ve 24-43 saat hiç bir şey yememeye dayanır. Bu sürenin sonunda hafif çay, portakal suyu, pirinç ve irmik suyu, patates püresi, birkaç gün sonra galsta, gevrek verilebilir. Çok şiddetli ağrılara karşı laudanum veya tentür do belladon damlası ya da bu ikisinin karışımı verilir. Kusmanın arkası kesilmezse ağıza buz parçacıkları ve kaşık kaşık kloroformlu su verilir. Mide doluysa yağlı bir müshil verilir (erginlerde 25-30 gr. hintyağı). Normal beslenmeye yavaş yavaş dönülür.
Yarı ivegen ve süreğen gastrit Hipertrofik ya da atrofik olabilir. Hipertrofik durumda mide mukozası kızarmıştır, üzeri yoğun bir mukusla yani sümüksü madde ile kaplanmıştır; bazen ödemler kıvrımlar, çıkıntılar, yüzeyde hafif kanlı aşınmış noktalar görülür. Atrofik türde mide mukozası ince, soluk renkte, kaygandır; kıvrımları, çıkıntıları yoktur.
Atrofik gastrit genellikle hipertrofik gastritin son aşaması olarak ortaya çıkar. Aynı midenin bir kesiminde hipertrofik bir kesiminde ise atrofik gastrit görülebilir. Atrofik gastritte onikiparmak bağırsağında az çok kan toplanmış, bağırsak kızarmıştır. Yüzey dalgalıdır; belirli kıvrımlar vardır; yine yüzeyde kanlı aşınmış noktalar bulunur.
Süreğen gastritte klinik görünüş çok çeşitli olabilir. Genellikle iştah yoktur. Ağızda, özellikle sabahları uykudan kalkarken acılık vardır. Yiyeceğe mide bulantısı duyulur. Çoğu zaman kusma görülür. İçki içenler, genellikle sabahın ilk saatlerinde kusarlar. Hasta aldığı az besini bile uzun zamanda, zahmetle, geğirmelerle, ağzına asit gelmesiyle mideden yutağa gelen yanmalarla sindirir. Bu zahmetli sindirim saatlerinde huzursuz, uykulu, başağrılıdır. Midede ağırlık duyar. Çoğu zaman içten bir ağrı, hatta kramp da duyduğu olur. Bütün bu belirtiler gitgide hastayı tüm etkisi altına alır.
Ruhsal durum da olumsuz bir yöne sapar; me lankoli ve nevrasteni belirtileri görülür. Bu özgün belirtilerin yanında dil kuruması, dilin beyaz ve paslı olması, nefes kokması, derinin kuru ve solgun ya da toprak rengi olması, genel beslenme koşullarının ve kan durumunun gittikçe kötüye giderek zayıflama ve kansızlığa yel açması gibi nesnel belirtiler vardır. Hasta genellikle kabızdır. Ancak, bazı durumlarda yemekten sonra ishal görülebilir.
Mikroskop muayenesinde dışkıda sindirilmemiş besin bulunur; koyu renk kan izlerine de rastlanabilir. Yıllarca süren süreğen gastritte hafifleme dönemleriyle ağırlaşma dönemleri birbirini izler. Nedeni (uygunsuz beslenme, çok yağlı, çok acı yeme, fazla içki içme, fazla sigara içme, çürük diş, piyore, kalp hastalığı, karaciğer yangısı, üremi, pernisiyöz anemi vb.) iyice anlaşılmışsa, en iyi tedavi bu nedeni ortadan kaldırmaktır. Tabii bu ancak sözkonusu nedenin ortadan kaldırılabilir nitelikte (be, sin çeşidi, sigara, alkol, çürük diş vb.) olması halinde gerçekleşebilir. Her çeşit kızartma, yağlı yiyecekler, baharat, isli balık ve etler, fazla mayalandırılmış peynirler, alkollü içkiler kesinlikle yasaklanmalıdır.
En çok tavsiye edilecek besinler sebze ve et suyu, karbonhidratlar (makarna, irmik, pirinç, patates), sebze ezmeleri, sütlü besinler, mayalanmamış peynirler, yağsız et ve balıklar, şeker, pişirilmiş meyveler vb. dir. Verilecek en iyi ilaç hastanın zevkine uygun bir yemek listesidir. Bu yemekler hastanın kapalı iştahını açacak, fakat gastriti azdırmayacaktır. Mide asidinin fazla olduğu gastritlerde alkali maden suları, asidin az olduğu çeşitlerde klorürlü maden suları vermek gerekir.
Yemek yemeden önce iştahı açmak için acı maddeler (kargabüken, ravent, centinyana vb.’ den hazırlanmış ilaçlar); yemekten sonraki ağrılara karşı esası belladon olan uyuşturucular, asitliliği fazla durumlarda sodyum bikarbonat, kalsiyum karbonat veya magnezyum gibi alkaliler, alüminyum hidrosilikat gibi absorbanlar, asitliliği az durumlarda pepsin ve pankreatin karıştırılmış kloridrik asit verilir.
Fizik tedavisi olarak ağrılı ve spazmlı gastritlerde sıcak su kesesi kullanılabilir. Asitliliğin çok, ağrının fazla olduğu durumlarda diyatermiye başvurulabilir. Hastaya yemeklerini çok iyi çiğnemeden yutmamasını, dişleri eksikse protez yaptırmasını öğütlemek gerekir.
1 — Hastalık mikropları; bu mikroplar yutma yoluyla ya da kan dolaşımı yoluyla gelerek mide içi mukozasına yerleşirler. Piyore olmuş bir dişten yayılan mikroplardan biri mideye giderek gastrit yapabilir. Ateşli bir hastalık (septisemi, tifo, paratifo vb.) sırasında kanla birlikte damarlarda dolaşan mikroplardan biri ya da yerel bir mikroplanma noktasından (çürük diş, sinüzit, apandisit vb…) yayılan bir mikrop da gastrite yol açabilir.
2 —Dış kaynaklı fiziksel kimyasal etkenler; bunların başında mide mukozasını azdıracak nitelikte besinler gelir. Baharatı fazla, çok yağlı, fazla soğuk, fazla sıcak yiyecekler, yeteri kadar çiğnenmemiş besinler bu etkiyi gösterirler. Et ve balık gibi çabuk bozulabilen, mantar gibi zehirleyebilen besinler de gastrit yapabilir.
Çok sigara içme, fazla alkol alma, midenin dayanamayacağı ilaçları (sodyum salisilat, sülfamitler, atofan vb.) ağız yoluyla alma da fiziksel kimyasal etkenlerin bir kısmını meydana getirir. Alkaliler, kuvvetli asitler, süblime gibi zehirlerin ağız yoluyla alınması ise yalnız gastrit yapmakla kalmaz, aynı zamanda yutak, onikiparmak bağırsağı ve bağırsaklarda da zarar meydana getirir.
3 —Vücut içinde oluşan zehirli maddeler. Çeşitli hastalıklar vücutta birtakım zehirleyici maddeler meydana getirir. Bunlar mide ve bağırsak mukozası tarafından zararsız duruma getirilir. Ancak, bu mukozalar bu işlem sırasında hırpalanıp yangılanabilirler. Süreğen gastritler böyle başlar. Genellikle üremi, damla, şeker, Basedow hastalığı kansızlık, karaciğer hastalıkları (karaciğer .veremi) gibi hastalıklar bu yolla gastrit yaparlar. Derin ve yaygın yanıklarda yanan dokudaki hücre proteinleri çözülmeye uğrar. Bunların meydana getirdiği zehirleyici maddeler mide ve onikiparmak bağırsağı mukozası yoluyla atıldığı için yine hırpalanma sonucu gastrit olabilir.
4— Alerjik etkenler; mide ve bağırsak mukozası bazı besinlere (çilek, deniz ürünleri vb…) ya da ilaçlara karşı alerjik olabilir. Bu besinlerin yenmesi, ya da ilaçların ağız yoluyla alınması gastrit yapabilir.
5 —Dolaşım “bozukluğu; kalbin görevini çok az yapabildiği kalp hastalıklarında mide çeperlerinin ince kan damarlarında süreğen bir kan birikimi görülür. Bu birikim mide mukozasının yangılanmasına yol açabilir. Karaciğer sirozu da aynı sonucu verebilir.
Gastriti meydana getiren neden, yukarda sayılanlardan hangisi olursa olsun, mide mukozasıyla birlikte sindirim aygıtının mideye en yakın parçası olan onikiparmak bağırsağı mukozasını da etkiler. Bundan ötürü, gastrit olan bir kimsede hemen her zaman düodenit (onikiparmak bağırsağı yangılanması) de olur. Bu iki hastalığın bir arada olması durumuna gastrodüodenit denilir.
Gerek gastrit gensk gastrodüodenit ivegen, yarıivegen ve süreğen olabilir. İvegen gastritler (ve düodenitler) şu belirtileri gösterir: Genel bir rahatsızlık, iştahsızlık, dilde yapışkanlık, kuruluk ve pas, ağızda acılık, nefes kokması, dudaklarda, ağızda ve boğazda kuruluk, sürekli ve çoğu zaman şiddetli susama, salya akması, geğirme, sık hıçkırık, mide bulanması, kusma ve kusma isteği, vücutta ağırlık, gövdenin orta ve yukarı kesiminde mideye rastlayan yerde, özellikle yemekten sonra şiddetlenen ve ağrıya dönüşen bir gerilim.
Bazı durumlarda bağırsak yangılanması da olur ve ishal görülebilir. Karın genellikle midede ve bağırsakta gaz birikmesi sonucu şişkindir. Dudaklarda küçük ve içi seröz madde dolu kesecikler oluşur.
Genel olarak hasta durgundur. Çoğu zaman bunun yanı sıra ruhsal çökkünlük de görülür. Sık sık baş ağrır. Ateş yoktur. Kusmukta yeteri kadar sindirilmemiş, asit kokulu besin var dır. Öd varsa hasta hem mide asidinin hem de ödün tadım ağzında duyar.
İvegen gastritin başlaması ve bitmesi birkaç gün içinde gerçekleşir. Tedavi yatak istirahatine ve 24-43 saat hiç bir şey yememeye dayanır. Bu sürenin sonunda hafif çay, portakal suyu, pirinç ve irmik suyu, patates püresi, birkaç gün sonra galsta, gevrek verilebilir. Çok şiddetli ağrılara karşı laudanum veya tentür do belladon damlası ya da bu ikisinin karışımı verilir. Kusmanın arkası kesilmezse ağıza buz parçacıkları ve kaşık kaşık kloroformlu su verilir. Mide doluysa yağlı bir müshil verilir (erginlerde 25-30 gr. hintyağı). Normal beslenmeye yavaş yavaş dönülür.
Yarı ivegen ve süreğen gastrit Hipertrofik ya da atrofik olabilir. Hipertrofik durumda mide mukozası kızarmıştır, üzeri yoğun bir mukusla yani sümüksü madde ile kaplanmıştır; bazen ödemler kıvrımlar, çıkıntılar, yüzeyde hafif kanlı aşınmış noktalar görülür. Atrofik türde mide mukozası ince, soluk renkte, kaygandır; kıvrımları, çıkıntıları yoktur.
Atrofik gastrit genellikle hipertrofik gastritin son aşaması olarak ortaya çıkar. Aynı midenin bir kesiminde hipertrofik bir kesiminde ise atrofik gastrit görülebilir. Atrofik gastritte onikiparmak bağırsağında az çok kan toplanmış, bağırsak kızarmıştır. Yüzey dalgalıdır; belirli kıvrımlar vardır; yine yüzeyde kanlı aşınmış noktalar bulunur.
Süreğen gastritte klinik görünüş çok çeşitli olabilir. Genellikle iştah yoktur. Ağızda, özellikle sabahları uykudan kalkarken acılık vardır. Yiyeceğe mide bulantısı duyulur. Çoğu zaman kusma görülür. İçki içenler, genellikle sabahın ilk saatlerinde kusarlar. Hasta aldığı az besini bile uzun zamanda, zahmetle, geğirmelerle, ağzına asit gelmesiyle mideden yutağa gelen yanmalarla sindirir. Bu zahmetli sindirim saatlerinde huzursuz, uykulu, başağrılıdır. Midede ağırlık duyar. Çoğu zaman içten bir ağrı, hatta kramp da duyduğu olur. Bütün bu belirtiler gitgide hastayı tüm etkisi altına alır.
Ruhsal durum da olumsuz bir yöne sapar; me lankoli ve nevrasteni belirtileri görülür. Bu özgün belirtilerin yanında dil kuruması, dilin beyaz ve paslı olması, nefes kokması, derinin kuru ve solgun ya da toprak rengi olması, genel beslenme koşullarının ve kan durumunun gittikçe kötüye giderek zayıflama ve kansızlığa yel açması gibi nesnel belirtiler vardır. Hasta genellikle kabızdır. Ancak, bazı durumlarda yemekten sonra ishal görülebilir.
Mikroskop muayenesinde dışkıda sindirilmemiş besin bulunur; koyu renk kan izlerine de rastlanabilir. Yıllarca süren süreğen gastritte hafifleme dönemleriyle ağırlaşma dönemleri birbirini izler. Nedeni (uygunsuz beslenme, çok yağlı, çok acı yeme, fazla içki içme, fazla sigara içme, çürük diş, piyore, kalp hastalığı, karaciğer yangısı, üremi, pernisiyöz anemi vb.) iyice anlaşılmışsa, en iyi tedavi bu nedeni ortadan kaldırmaktır. Tabii bu ancak sözkonusu nedenin ortadan kaldırılabilir nitelikte (be, sin çeşidi, sigara, alkol, çürük diş vb.) olması halinde gerçekleşebilir. Her çeşit kızartma, yağlı yiyecekler, baharat, isli balık ve etler, fazla mayalandırılmış peynirler, alkollü içkiler kesinlikle yasaklanmalıdır.
En çok tavsiye edilecek besinler sebze ve et suyu, karbonhidratlar (makarna, irmik, pirinç, patates), sebze ezmeleri, sütlü besinler, mayalanmamış peynirler, yağsız et ve balıklar, şeker, pişirilmiş meyveler vb. dir. Verilecek en iyi ilaç hastanın zevkine uygun bir yemek listesidir. Bu yemekler hastanın kapalı iştahını açacak, fakat gastriti azdırmayacaktır. Mide asidinin fazla olduğu gastritlerde alkali maden suları, asidin az olduğu çeşitlerde klorürlü maden suları vermek gerekir.
Yemek yemeden önce iştahı açmak için acı maddeler (kargabüken, ravent, centinyana vb.’ den hazırlanmış ilaçlar); yemekten sonraki ağrılara karşı esası belladon olan uyuşturucular, asitliliği fazla durumlarda sodyum bikarbonat, kalsiyum karbonat veya magnezyum gibi alkaliler, alüminyum hidrosilikat gibi absorbanlar, asitliliği az durumlarda pepsin ve pankreatin karıştırılmış kloridrik asit verilir.
Fizik tedavisi olarak ağrılı ve spazmlı gastritlerde sıcak su kesesi kullanılabilir. Asitliliğin çok, ağrının fazla olduğu durumlarda diyatermiye başvurulabilir. Hastaya yemeklerini çok iyi çiğnemeden yutmamasını, dişleri eksikse protez yaptırmasını öğütlemek gerekir.
0 comment(s) to... “Gastrit”
0 yorum:
Yorum Gönder